
Diyarbakır’da Dünya Anadil Günü skeci
23.04.20252016 yılında Deniz İnal, İlkan Pala, Ciwan Ayaz ve Serdar Baba tarafından İstanbul’da kurulan Babetna, adını Zazaca’da “başka çeşit” anlamına gelen bir kelimeden alıyor. Anonim halk ezgilerini kendi besteleriyle harmanlayan grup, şimdiye kadar Yansıyan, Döngü ve Revîn albümleriyle dinleyiciyle buluştu. Ürettikleri müzik; Kürtçe, Türkçe, Ermenice gibi dillerin iç içe geçtiği çok kültürlü ve politik bir ses evreni sunuyor.
“Biz başka bir müzik anlayışı yaratmak istedik”
Grubun kurucularından Ciwan Ayaz, Babetna’nın doğuşunu ve müzikal yönelimini Şoperêç’e şöyle anlatıyor:
“Babetna hem ismiyle hem de tarzıyla başka bir şeyi temsil ediyor. Zazaca’da ‘başka çeşit’ demek. Bu hem hoş bir tını, hem de bir anlam taşıyor. Biz de Kürt müziğinde başka bir çeşit olsun istedik. Daha eşitlikçi, daha kolektif bir ruhla yola çıktık.”
Kentli bir albüm: Revîn (Kaçış)
Babetna’nın üçüncü albümü olan Revîn, tamamı kendi bestelerinden oluşan ve kentli bir estetik taşıyan bir çalışma. “Kaçış” anlamına gelen bu albüm, pandeminin etkisiyle evlerde kalınan dönemde şekillendi. Ancak grup bu süreci bir geri çekilme değil, yeniden düşünme olarak tanımlıyor:
“Revîn bir şeyden kaçış değil; uzaktan bakma, doğru olanla devam etme haliydi. Dağda, bir ağacın altında oturur gibi bir yerden dünyaya bakmak gibi.”
Mezopotamya’dan Anadolu’ya çok dilli bir sentez
Babetna, Mezopotamya ve Anadolu kültürlerini müziğinde buluşturuyor. Grubun üyeleri farklı coğrafyalardan geliyor: Diyarbakır, Tokat, Bulgaristan… Ama hepsi Kürt müziğinin ortak mirasında buluşuyor. Ciwan Ayaz bu çok dilliliği şöyle yorumluyor:
“Biz Türkçe, Kürtçe, Ermenice şarkılar söyledik. Bu bizim doğal halimizdi. Bu mozaik, müziğimizde de kendini göstermeliydi.”
Müziğin içinden gelen bir mücadele hikayesi
Grubun hikâyesi aynı zamanda bir mücadele öyküsü. 1990’lı yıllarda Diyarbakır’da büyüyen Ciwan Ayaz, o dönem Mezopotamya Kültür Merkezi’ne (MKM) yaşadıkları baskıyı ve müzik yapma azmini şöyle anlatıyor:
“MKM önünde polislerin Toros arabası vardı. Biz duvarın arkasından atlayarak içeri girerdik. Kız kardeşimle birlikte müzik odamıza gizlice geçip çalışırdık. O dönemler üzerimizde büyük bir duygusal yük bıraktı.”
Doğal üretim, politik bir duruş
Babetna, müziği bir proje ya da piyasa kaygısıyla üretmiyor. Şarkılar, grubun kendi deyimiyle “doğallığında” ortaya çıkıyor. Bazen bir günde bir şarkı yazıyorlar, bazen sadece hissederek kayıt alıyorlar. Ama her zaman bir duruşları var:
“Müziğe bir proje gibi bakmıyoruz. Şimdi güzel bir şey bulunca hemen bir single çıkarıyoruz. Eskisi gibi düşünmüyoruz. Doğruysa yapıyoruz.”
“Sizi ilk defa duydum” diyenler hâlâ var
10 yılı aşkın bir süredir üretim yapan Babetna, sosyal medya algoritmalarına takılmaktan şikâyetçi. Grubu ilk defa duyanların sayısı hâlâ çok. Bu nedenle Ciwan Ayaz, dinleyicilere şöyle sesleniyor:
“Reklam gücümüz yok. Ama siz varsınız. Etrafınıza ‘Babetna diye bir grup var, müziği çok güzel’ deyin. Destek sizden gelsin. Algoritmalar bazen bizi görünmez kılıyor ama biz üretmeye devam edeceğiz.”