Tara Mamedova, ailesinin 100 yıl önce Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesinden Kırgızistan’a zorunlu göç etmesiyle şekillenen, derin ve etkileyici bir geçmişe sahip. Kürt müzisyen, yaşadığı coğrafi ve kültürel değişimlerle müziğini evrensel bir dile dönüştürdü.

Göçle başlayan bir hikâye

Mamedova’nın ailesi, tarihî süreçte Sovyetler Birliği döneminde Kırgızistan’a göç etmek zorunda kaldı. Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte başlayan yeni göç dalgaları, ailesini önce Avrupa’ya, ardından yeniden Orta Asya’ya taşıdı. Bu yolculuk, Mamedova’nın hem kişisel hem sanatsal kimliğini derinden etkiledi.

Müzikal yolculuk: Blues ve Caz ile köklerine yolculuk

Tara Mamedova, yaşadığı göç hikâyesini blues ve caz müziği ile buluşturuyor. Eğitimle pekiştirdiği müzikal birikimini, yaşadığı deneyimlerle harmanlayan Mamedova, özgün bir tarz ortaya koyuyor. Her bir şarkısında geçmişin izleri, göç yollarının duygusu ve güçlü kadınların sesi hissediliyor.

İlham kaynağı: Annesi

Sanatçı, hayatındaki en büyük ilham kaynağının annesi olduğunu vurguluyor:

“Annem çok güçlü bir kadındı. Sesi benim sesim, gücü benim gücümdür. Bugün zorlukların karşısında durabiliyorsam nedeni odur.”

Bu sözler, onun müziğinde kadın dayanışmasının ve direncinin ne kadar önemli bir yer tuttuğunu gösteriyor.

Kürt müziği, blues, ve caz gibi türleri harmanlayan sanatçı, hem yerel hem evrensel bir ses sunuyor. Her performansı, geçmişle bugünü buluşturan bir hikâyeye dönüşüyor.