
Melayê Cizîrî’nin Divanı: Aşkın ve felsefenin yolculuğu
Nisan 22, 2025
Bajar: Fırat’ın suyu Marmara’ya karıştı
Nisan 22, 2025Xêro Abbas: Sanatçılar şarkılarını serbestçe söyleyebilmeli
Xêro Abbas, 1962 yılında Suriye’nin Kamişlo kentinde dünyaya geldi. Henüz genç yaşlarında müziğe ilgi duymaya başlayan Abbas, Suriye devletinin Kürtlere yönelik baskıları nedeniyle 1986 yılında Almanya’ya göç etti. Bu zorunlu göç, onun hem kişisel hayatını hem de sanatsal yolculuğunu derinden etkiledi.
Almanya’da başlayan müzikal yolculuk
Göç ettiği Almanya’da müzik eğitimini ve üretimlerini sürdüren Xêro Abbas, kısa süre içinde Kürt müziğinin sevilen sanatçılarından biri haline geldi. Geleneksel ezgileri çağdaş yorumlarla harmanlayan Abbas, halkının dili, duygusu ve kimliğiyle özdeşleşen şarkılar üreterek geniş bir dinleyici kitlesine ulaştı.
Xêro Abbas Albümleri
Sanatçı bugüne kadar yedi albüm çıkardı:
- Xerîbo (1998)
- Westiya Bû (2001)
- Axîn (2005)
- Barana Şevê (2007)
- Zorê (2010)
- Tu (2010)
- Dilava (2019)
Bu albümlerde aşk, özlem, sürgün ve direniş temaları ön plandadır. Şarkılarında, hem bireysel duygular hem de toplumsal hafıza iç içe geçer.
Diyarbakır’la buluşmalar
Xêro Abbas, doğduğu topraklara ilk kez 2002 yılında Diyarbakır’da düzenlenen Newroz etkinliğinde döndü. O günden bu yana defalarca Diyarbakır, Mardin ve Van gibi şehirlerde konserler verdi, halkıyla buluştu.
Son olarak Diyarbakır’da gerçekleştirdiği konser sonrası Şoperêç için duygularını şöyle paylaştı:
“Sanatçılar halkı ve vatanı için serbestçe, kimseye bağlı olmadan şarkılarını söyleyebilmeli. Şarkı özgürse halk da özgürleşir.”
Sanatın özgürlüğü ve sorumluluğu
Xêro Abbas’a göre müzik, sadece bir sanat değil; aynı zamanda toplumun sesi, duygusu ve hafızasıdır. Bu yüzden bir sanatçının halkıyla arasında hiçbir engel olmamalı; şarkılar baskıdan, sansürden arınmış bir şekilde özgürce söylenmelidir.
Sürgünden sahneye, halk için müziğe
Xêro Abbas, hem Kürt halkının kültürel hafızasını taşıyan, hem de evrensel bir sanat dili kuran sanatçılardan biri. Şarkılarında özgürlüğün, hasretin ve halkın sesi yankılanıyor. Bugün de sahnede dimdik durarak şu mesajı veriyor: “Sanat özgür oldukça halk da özgürleşir.”